VAN – Geçtiğimiz yıl, tam da şu zamanlarda, Van’ın Başkale ilçesine bağlı Kırbalı kırsal mahallesinde yaşayan bir lise öğrencisi, “İki hafta önce okullar açıldı ama biz halen okula gidemiyoruz. Servis artık köyümüze gelmiyor. Benim de bir üniversite hayalim var ama servis yok diye okula gidemiyorum” demişti. O gün gündeme getirdiğimiz ‘taşımalı eğitim sorunu’ ile ilgili haberimizin üzerinden nerdeyse bir yıl geçti. Ancak bu sorun şimdilerde daha fazla derinleşti.
Taşımalı Eğitim Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik 1 Ağustos 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, taşımalı eğitimin kapsamı önceden 50 kilometre ile sınırlıyken 30 kilometreye düşürüldü. Bu mesafeden daha uzaktaki köylerdeki ortaokul ve lise öğrencilerinin okul pansiyonlarına yerleştirilmesine karar verildi. Ayrıca, 10 öğrenciden daha az öğrencinin bulunduğu köyler ise ‘taşımalı eğitimin’ kapsamından çıkarıldı. Bu köylerde iletişime geçtiğimiz veliler, çocuklarının okul pansiyonlarına mecbur bırakılmasını kabul etmediklerini söylüyor. Birçok veli ise çocuğunu okula göndermemeyi düşündüğünü belirtiyor.
‘TAŞIMALI EĞİTİM EN BAŞINDAN BERİ YANLIŞ’
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Van Şubesi Başkanı Murat Atabay, taşımalı eğitimin en başından beri yanlış bir uygulama olduğuna ancak çarenin ‘okul pansiyonları’ olmadığına dikkat çekiyor: “Kırsal köylerde yaşayan öğrenciler, taşımalı yöntemlerle eğitim görebilecekleri bir okula taşınıyordu. Ancak bizim taşımalı eğitime yönelik de çok ciddi eleştirilerimiz var. Biz köy okullarının yeniden açılmasını ve köy çocuklarının kendilerine en yakın okulda eğitim görmeleri gerektiğini savunuyoruz. Çünkü taşımalı eğitiminde birçok problemi var. Taşımalı eğitim ihalelerinin çok geç yapılması, buna bağlı olarak çocukların okullarına geç başlaması, servislere aşırı sayıda öğrenci bindirilmesi, güvenli olmaması, yaşı geçmiş servis araçlarının kullanılması ve bu araçları kullanan şoförlerin bu yönde bir eğitiminin olmaması gibi birçok sorunu vardı.”
Bir öğrencinin yaşadığı köy, gideceği okula 30 kilometreden daha fazla mesafede bulunuyorsa ya da köyün öğrenci sayısı 10’un altındaysa, taşımalı eğitim yöntemi kullanılamayacak. Böyle bir durumda bu öğrenciler yatılı bir okulun pansiyonunda yaşamak zorunda kalacak. Ancak, Atabay’ın verdiği bilgiye göre bu pansiyonların kapasite, güvenlik, temizlik ve beslenme gibi birçok problemi bulunuyor. Öte yandan her okulda pansiyon da yok. Böyle bir durumda birkaç okulun öğrencileri tek bir pansiyona sıkıştırılabilir.
‘BU PANSİYONLAR TARİKAT VE CEMAATLERİN MERKEZİ OLACAKTIR’
Okul pansiyonlarına ilişkin önceki dönemlerde de ciddi eleştiriler olduğunu belirten Atabay, pansiyonlardaki bir başka soruna da dikkat çekiyor: “Milli Eğitim’in yapmış olduğu protokollerle, özellikle akşam saatlerinde, cemaat ve tarikatların gelip ‘sohbet’ adı altında etkinlikler düzenlediği ve çocuklara belli ideolojik dayatmalar yaptıklarına dair de önceden beri gelen şikayetler var. Çocukları, bir dönemin yatılı bölge okulları gibi, bu pansiyonlara zorunlu halde bırakmak doğru değildir. Biliyoruz ki bir zamanlar bu yatılı bölge okulları asimilasyonun önemli araçlarından biri olarak kullanıldı. Günümüzde de bu pansiyonlar yine ideolojik dayatmaların, tarikat ve cemaatlere yönlendirmenin merkezi olarak mutlaka kullanılacaktır.”
‘ERKEN YAŞTA EVLİLİĞİ BEREBERİNDE GETİRECEKTİR’
Atabay, taşımalı eğitim yönetmeliğindeki değişikliklerin ve öğrencilerin okul pansiyonlarına mecbur bırakılmasının yaratabileceği başlıca sorunlardan birinin de ‘okul terk oranlarının artması’ olduğuna dikkat çekiyor. Ailelerin çok büyük bir kısmının okul pansiyonuna karşı olduğunu ve güvenmediğini belirten Atabay, “Özellikle, kız çocukların pansiyonda kalmaları aileleri tarafından kabul edilmeyebilir. Belki de binlerce çocuk açık lise okumaya mecbur kalacaktır ya da okulu terk edecektir. Bu durum hem çocuk işçi sayını artıracak hem de erken yaşta evliliği beraberinde getirecektir” diyor.
‘KÖY OKULLARININ YENİDEN AÇILMASI LAZIM’
Atabay’ın çözüm önerisi ise şöyle: “Bizim zaten her köyde lise ve ortaokul açılması yönünde bir talebimiz yok. Çünkü köylerdeki öğrenci kapasitesi belli. Fakat, kapasite göz önünde bulundurularak açılabilecek birçok köy var. Gelin görün ki AKP iktidarı köy okullarının çoğunu kapattı. Bu köy okullarının yeniden açılması lazım. Ancak, öyle boş bir şekilde açılmasını istemiyoruz. Bu okullara kadrolu, güvenceli öğretmen ataması yapılması gerekiyor. Birkaç ay emek sömürüsüne maruz kalan ücretli öğretmenler üzerinden bunun tamamlanmasını istemiyoruz. Bunun için eğitime aktarılan bütçenin artırılması gerekiyor.”